Palau - Dünyanın en iyi ilk 10 dalış noktasından bir tanesi…
Tepeden bakıldığında yeşil kaligrafiye benzeyen Palau takımadaları, Mikronezya’da, Filipinler’in 470 mil doğusunda Pasifik Okyanusunda yer alıyor. Palau, 1500’den fazla balık, 700 mercan ve anemon çeşidiyle, duvar, mağara ve tünel dalışlarıyla sıcak Pasifik sularının kalbi, dünyanın en iyi ilk on dalış noktasının içinde...
Ekim 2006’da 24 kişilik bir dalıcı grubuyla gerçekleştirdiğim Palau gezisi, gözümüzde ve gönlümüzde muhteşem görüntüler bıraktı. Palau’ya Manila üzerinden uçuluyor. İstanbul-Dubai 4 saat, Dubai-Manila 7,5 saat, Manila-Palau 2,5 saat sürüyor. Aslında bu kadar uzak bir nokta için rahat bir yolculuk, çok fazla uçak değiştirme yok ve gidiş-dönüşte herhangi bir yerde konaklama gerekmiyor.
Otele yerleştikten sonra ertesi gün dalışlarımız başladı. İlk dalış her yerde olduğu gibi bir check-dive, ikinci dalış Blue Corner. Adını, resifin köşesinden görünen açık okyanusun masmaviliğinden almış, resif dimdik ucu bucağı görülmeyen bir duvarla derinlere uzanıyor. Blue corner balık çeşidi ve bolluğuyla inanılmaz bir yer, literatürde dünyanın en iyi dalış noktası olarak geçiyor. Gerçekten öyle, regülatör ağzımdan düşüyordu nerdeyse ! nereye bakacağımı şaşırdım. Adeta tüm balıklar bizim için geçit yapıyorlar. Aynı dalışta onlarca köpekbalığı, baraküda sürüsü, akya sürüsü, napolyan balığı sürüsü, siyah snapper sürüsü görülebilir mi? Biraz akıntı var ama hiç sorun değil, zira akıntı varsa balık da var. Akıntı kancanızı bir kayaya takıp kendinizi sabitliyorsunuz ve bütün balıklar önünüzden gelip geçiyor.
Blue corner’ın ev sahipleri utangaç beyaz-uçlu resif köpekbalığı ve havalı gri resif köpekbalığı. İlk dalışta bu kadar çok köpekbalığı bizi acayip heyecanlandırdı, 3.-4. günden sonra artık köpekbalıklarıyla ilgilenmez olduk ! Uyuyan, avının peşinden koşan, meraklı gözlerle yanımıza yaklaşan, hamile köpekbalığı bile gördük. Buradaki kral, büyüklükleri 2m.yi bulan dev Napolyon balıkları. Bunlar haşlanmış yumurtayı çok seviyorlar, yumurtayı kabuğuyla ağzına atıyor, soyup kabuğunu atıyor ve afiyetle yiyor.
Günde 3 dalış yapılabiliyor. Dalış merkezi otelden alıp tekneye götürüyor. Dalış noktaları biraz uzak, hızlı botla 45dk-1 saat sürüyor. Minik minik serpiştirilmiş yüzlerce yemyeşil kayalık adaların arasından tekneyle geçmek çok keyifli. Sabah 2 dalış yapılıyor, öğlen tropik adalardan birine çıkıp yemek yeniyor, sonra 3.dalış yapılıyor ve otele dönüş.
Eskiden Amerikan sömürgesi olan Palau, şimdi bağımsız. Resmi dili ingilizce ve para birimi amerikan doları. İklim genellikle sıcak ve nemli, ortalama sıcaklık 27°C, su sıcaklığı 29°C. Suyun altındaki görüntü med-cezire bağlı. Med-cezir giderken görüntü kötü, gelirken görüntü iyi. Bu döngü 24 saat içinde 4 kez oluyor ve aya bağlı olduğu için her gün 1 saat atarak değişiyor. Örneğin yüksek gelgit bugün 08:00 am ise yarın 09:00 am oluyor. Tüm döngü her gün 1 saat ileri atarak değişiyor ! Bu döngünün yarısı gece oluyor. Yani gün boyunca 1 yüksek med-cezir, 1 düşük med-cezir oluyor.
Bir başka enteresan dalış noktası Chandelier Cave. 10m derinlikle 200m uzunlukta 5 odacıktan oluşan bir mağara. Adını mağarının tepesinden avize gibi sarkan sarkıtlardan almış. Mağaranın duvarlarındaki kireçtaşı içeriyi pırıl pırıl parlatıyor. Odacıklarda hava boşlukları var, çıkıp nefes alınabiliyor.
Ve tam bir doğa mucizesi Jellyfish Lake. Burası, bir adanın ortasında 1.6 milyon denizanasının olduğu (kim saymış bana sormayın!) bir deniz gölü. Balta girmemiş ormanın içinde 10dk kadar yürüyerek göle ulaşıyorsunuz. Scuba ile dalınmıyor, şnorkel yapılıyor. Göl son derece sessiz, sakin. Denizanaları zehirlidir aslında, ancak bu gölde başka canlı yaşamadığından ve bu denizanaları kendilerini savunmak zorunda kalmadıklarından, sokma özelliklerini kaybetmişler. Yumuşakça vücudunuza dokunuyorlar, tam bir nefsi şölen…
Palau’da Blue Corner’dan sonra en popüler dalış noktası Blue Hole. İki tane oyuktan oluşan çok büyük bir mağara, 40m.ye kadar uzanıyor. Oyukların bir tanesi 5m, diğeri 15m çapında. Mağaranın içinden dışarıdaki derin koyu masmaviyi seyretmek muhteşem…
Nefes kesici bir başka dalış noktası Ulong Channel. Oldukça akıntılı bir yer. Kumluk zeminde uyuyan köpekbalıklarıyla karşılaşıyoruz. Üst üste duran karnabahar şeklindeki sert mercanlar sanki balıkların apartmanı gibi, her birinin arasına bir balık yerleşmiş meraklı gözlerle bizi seyrediyor.
Palau’yu diğer dalış yerlerinden ayıran en büyük özelliği bence dip yapısı. İnanılmaz duvarlar, mağaralar, tüneller, oyuklar var. Bu yapı bölgenin volkanik özelliğinden kaynaklanıyor. Bir başka enteresan dalış noktası Siaes Tunnel. Tünelin çok büyük bir girişi var, giriş 28m den başlıyor 45m ye kadar gidiyor. Tam girişinde bir akya sürüsü bizi karşılıyor. Bunlar artık mağaranın sakinleri olmuşlar, hep oradalar. Çok büyük yelpaze mercanlar ve yumuşak mercanlar var.
II.Dünya Savaşı sırasında Palau, Japonların hava üssüymüş. Amerikan donanmasının hava saldırısıyla 60 kadar gemi ve uçak batmış. Onun için bu bölgede çok güzel batık dalışı da yapmak mümkün. Tüm batıkların üstü rengarenk mercanlarla kaplı.
Palau’da her tür ülkenin mutfağını bulmak mümkün. Japon, Hint, Amerikan… bunlar biraz pahalı ancak lokal restorantlarda 10-15 USD a çok güzel yemek yenilebiliyor.
İki tane onların çok büyük dediği alışveriş merkezi var. Yerel halkın yaptığı ahşap el oymacılığı hediyelik eşyalar çok güzel.
Dalış dışında labirent gibi minik adaların arasında kano yapmak da çok keyifli. Toprağın verimli olduğu Palau’nun kıyı kesimlerinde mangrov bataklıkları, iç kesimlerinde ise savanlar, hindistancevizi ağaçları ve yağmur ormanlarıyla kaplı tepeler var. Adanın iç kesimlerinde yağmur ormanlarının içinde trekking yapılabilir. Çok enteresan endemik kuşlar ve bitkiler var. Her yerden şelaleler fışkırıyor.
Palau, üç yüzyıldan fazla süreyle İspanyol egemenliğinde kalmış.Daha sonra 1899’da Palau adalar grubu Mariana ve Caroline adaları ile birlikte Almanya’ya satılmış.Japonlar 1924’'te ele geçirdikleri Palau adalar grubunda madenciliği, plantasyon tarımını ve ticari balıkçılığı geliştirmişler.II.Dünya Savaşı 'nda Japonya'nın önemli bir deniz üssü olan adalar grubu 1944'te ABD kuvvetlerinin eline geçmiş. 1994’te bağımsızlığını kazanmış, şu anda Mikronezya’ya bağlı.
Palau'ya bağlı adaların Okyanusya'nın batı eşiğinde bulunması, çeşitli etnik toplulukların önemli ölçüde birbirine karışmasına yol açmış. Palau'nun yerli halkının % 70'ini Mikronezyalılar, Polinezyalılar ve Melanezyalı halklarının birbirlerine karışmasından oluşan Palau halkından oluşuyor. Adalar grubunda çeşitli Asyalı ve Avrupalı azınlıklar da yaşıyor. Halkın büyük çoğunluğu Hıristiyan. Konuşulan diller Endonezya diliyle akraba olan Palau dili, Sonsoral-Tobi dili, İngilizce ile Japonca.
Yazı : Sevda Şahin, Ekim 2006